Yeni Dünya’da Güncelleşen Biçimler
Zaman sanalda hızlı, gerçekte yavaş ilerliyor. İzolasyon gerekliliği, bizleri teknolojik araç ve gereçlerin yardımıyla sanal ortamda eskisinden daha fazla vakit geçirmeye, sosyal yaşamlarımızı burada sürdürmeye yönlendirmektedir. Alışkın olduğumuz canlı-cansız tüm biçimler Yeni Dünya’da güncelleşiyor.
Gerçek hayatta kör olan gözler, sanal dünyada yeniden görmeye başlıyor. Körlük bizim bildiğimiz anlamıyla görme duyusunun yitirildiği körlük anlamında değil, sanal dünyanın deneyimlenmesiyle yeni bakış kazanarak gerçek hayatta bir daha göremeyecek olmaktır. Bizleri yeni yaşam biçimleriyle yüzleşmeye yönelten ve çoklu ortamları (multi-medya) bir araya toplama yetisine sahip olan Yeni Dünya’ da neler olup bittiğinin farkına varamadan üç boyut yanılsamasının en derinlerinde ilerler gözümüz.
Salgının uyarı niteliğindeki etkileri sonucu; yaşamlarımızda ve düşünce sistemlerimizde radikal değişimlere zorlandığımızdan, sosyal ve psikolojik motivasyonlarımızı açığa çıkaran sanat da bu radikal değişimin bir parçası olarak varlığını sürdürür. Dönemin toplumsal değişim taleplerinin yansıması olarak; fiziksel galeri mekânları sanal galeri mekânlarına taşınmıştır. Galeri mekânları, beyaz ve penceresiz duvarlarıyla dışarıdan sızan ışığı bile reddederek kendini dış dünyadan soyutlarken; sanal galeriler dış dünyadan tamamen farklı bir boyutta kendi galerisini oluşturur. Yeni Dünya’da güncelleşen biçimleriyle sanat eserleri, sergilendikleri sanal boşluğun sınırlarında dolaşarak, gerçek ya da hipergerçek yanılsamasında izleyiciyle buluşur. Peki, hem zaman hem de mekân sınırsızlığıyla, dünyanın her yerinden farklı kültürlere sahip sayısız izleyicinin sığabildiği, sanal boşlukta eserleri gezinebildiği bu mekân bize eski deneyimlerimizi yaşatabiliyor mu?
Ebru Arslan