G E Ç i ş
Merhaba YENİ DÜNYA,
Ben eski bir dünyalıyım. Şu ana kadar yaşadığım zaman dilimi içinde gördüklerimi, okuduklarımı, deneyimlediklerimi anlatmakla bitmez. Senin için kısaca özetliyeceğim.
Karlı dağların, güneşli güzel günlerin,kan kırmızı şafakların, altın rengi gün batımlarının, meltemli serin deniz dalgalarının, kır çiçekleriyle donanmış yemyeşil tepelerin önünden yürüdüm. Çok güzel okullarda, güzel öğretmenlerle okudum.Sevgi dolu bir ailede, kucaklaşmalarla keyifli muhabbetlerin kucağında büyüdüm.Kalabalık sokaklarda, rengarenk ışıklı caddelerde doyasıya dolaştım. Üzüntülerimi, korkularımı dostluklarla aştım. Yaşamayı ve yaşadığımı anlamayı çalışarak ve sevdiğim işleri yaparak başardım. Bu arada, dağlar, tepeler, denizler, insanlar,gelenekler,kurallar, caddeler, sokaklar, aletler, edevatlar,teknoloji ve insanı insan yapan herşey sürekli yenilenerek değişti. Birçok sevdiğim insan ve yakınlarım ise çok önceden bu dünyayı terkettiler.
İnsanlar herşeyi değiştire, değiştire bugünlere geldiler.Teknolojide ve bilimde ilerlerken doğal dengeleri bozdular, insan olduklarını unuttular. Ayrıca, savaşmayı, kan dökmeyi hala bırakamadılar. Para ve ekonomi odaklı ego ve menfaat savaşları sürüp giderken ‘Dünya Ana’dan Yeni bir Dünya, yani sen doğdun.
Gelecek kuşaklar ve çocuklarımız için, hepimiz YENİ DÜNYA’nın nasıl olacağı konusunda çok meraklı ve endişeliyiz.Yeni olan herşey güzelmidir bilmiyorum. Kaybolmuş değerleri ve güzellikleri geri getiremesende, yeni dönemde sahip olduğun tüm yenilikleri Dünya Ana’nın ve insanlığın hayrına kullanarak, insanlığı birlik, bütünlük ve barış içinde yaşama bilincine yükseltmeni diliyorum.
Senin yeni ve en önemli değerlerin önümüzde yolu açılmış olan ‘Yeni Teknolojik Çağ’ın dijitalliğinde saklı biliyorum. Herşey tuşların arkasına gizlenmeye başladı bile. Alışveriş, plan,proje, ekonomi, eğitim, aşk, sevgi, sanat, yaşam ekranlara yüklenmeye başlandı.Herkes kodlandı, evlere sığdık ve görünen o ki, sığdırılmaya devam edeceğiz. Fiziksel olarak ev dediğimiz dört duvarlı,çatılı kutulara bol,bol sığsakda ruhsal olarak sığmamız mümkün değil.
Sana bazı sorular sormak istiyorum. Sosyal yaşantımıza ne olacak? Duygularımızı dijital ortama taşıyabilecekmisin?Birçok iş, eğitim ve çalışma alanının gereği olan fiziki sosyal ortam yok olduğunda bilgi akışı ve iletişim nasıl sağlanacak? Sanatın ruhumuza ulaşması sadece sanal ortamlarda mümkünmü? Bir baleyi, bir müzikali, bir tiyatroyu canlı seyrediyor gibi duyumsayabilecekmiyiz?Aynı şekilde bir müzeyi veya resim sergisini dijital ortama tüm görsel ve duyumsal değerlerle taşıyabilecekmisin? Boyaların, fırçaların kalemlerin ve diğer el aletlerinin ne kadar süresi kaldı?
Dileğim odur ki, bu dünyanın olağanüstü zengin geçmişini hiçe saymadan, ondan ders alarak gelişimini sağlarsın. Sana doğan çocuklara Dünya’yı sevmeyi öğreterek, doğanın bir parçası oldukları bilinciyle yetiştirir, Dünya’nın kaynaklarını umarsızca tüketmeden ve zarar vermeden kullanmayı öğretirsin.Belki o zaman gerçekten YENİ DÜNYA’da altın bir çağ başlar ve gelecek nesiller, çocuklarımız bu dünyada varlıklarını sağlıklı yaşamlar kurarak, barış ve sevgi içinde sürdürürler.
Sevgilerimle,
Ceylan Mutlu
27 Kasım, 2020