Yeni veya Dünya
İnsanlık tarihi süresince yerkabuğu hareketleri, savaşlar, salgın hastalıklar gibi çeşitli nedenlerden dolayı kitlesel ölümler hep var oldu. Soykırımlar, belli bir topluluğu imha edercesine katledilirken insanların toplu mezarlara, bilinmeyenin veya saklı kalanın üzerinin toprakla kapatılmasıdır. Ne yazık ki ölümler ve insani olmayan, çaresiz olan birçok şey yaşanıyor. Bir bölgede yan yana insanların ölmesiyle farklı bölgelerde aynı anda insanların ölmeleri farklı gibi görünse, toplu mezarlar oluşturmasa da toplu ölümler hakikatini değiştirmez.
Yeni dünya düzeni, algı sistemimizi de etkiliyor. Bilimin hızla ilerlemesi, uzay yolculukları, iletişim ağları ve teknolojiyi takip etmek zorlaşıyor. Üç boyutlu ekran görüntülerine alışmaya çalışırken hologramlarla tanışıyoruz. Bir taraftan komlo teorilerine kulak kabartırken, diğer taraftan karşı komplo teorileriyle bilincimiz iyice karmaşık bir hal alıyor. Elbette ki çevreyi ve dünyayı gözlerken kendimizi iyi yönetmeli, karmaşıklıkları önce kendi içimizde çözmeliyiz. Mesela yanı basımızdaki Gürcistan’a, yavru vatan Kıbrıs’ı gözlerken aynı zamanda en uzaklara da bakalım. Nerede açık veriyor, nerede hata yapılıyor konusunu şöyle bir gözden geçirirsek durumu daha açık bir şekilde anlayabiliriz.
Sistemler ve kafa karışıklıkları sürüp süreç belirsizliğini büsbütün sürdürürken binlerce insan aynı anda yaşamlarını yitirmekte. Basitçe düşündüğümüzde sadece 3 hafta tüm dünya izole olsa, 3 hafta dünyanın tamamına sokağa çıkma yasağı konulsa, Ülkelerin, Şehirlerin iletişimi koparılsa, insanları sağlıklı olmayanlar dışında sokağa çıkmalarına, bir başkasıyla iletişim kurmalarına kesinlikle izin verilmese, Kurtarılmış şehirler tek tek kontrol altına alınarak çoğaltılsa, süreç böyle katı ve kontrollü olarak ilerlese, bu süreç yerel değil evrensel olarak yönetilse, pandemi bu kadar yayılır mıydı?
Bütün bunların adı ise krizdir. Peki, kriz nedir? Kapitalizm her on yılda bir kriz üretir. Krizler evrensel ölçüde sarsıcı olduğunda sanat tarihinde de köklü değişiklikler olur. İletişimde olunan dostlar, tanıdıklar farklı bölge veya farklı ülkelerde yaşayanlar arasında takip edilen yerli yabancı yazar ve sanatçılarla bu pandemi sürecinde karşılıklı bilgi alışverişinde bulunuluyor, az da olsa ortak online sanatsal çalışmalar toplantılar yapılıyor. Bu iletişim ağında konu mutlaka pandemiyi de kapsıyor. Sessizce kendi içine çekilen insanlar gibi sanatçı ve kuramcılar da olup biteni kavramaya, bolca düşünmeye zaman buldu. Bu sessiz bekleyiş sürerken geleceğe yönelik birçok kararlar alındı. Sanatçılar veya kuramcılar da uzunca bir süreden beri sessizce beklerken dünyaya damgasını vuracak olan yeni akım veya akımların pusuda yattığı düşünülebilir.
Melik İskender
“Yanılsama”
2020